Stratejik Planlama
Yaşayabilen, insan gibi kararlar alan, duygusu olan markalar var. İstatistikler de gösteriyor ki piyasaya çıkan her 10 markadan 9 başarısız oluyor. Nedeni mi?
Strateji nedir? Ona bir bakalım önce. Tanım olarak: Strateji kelimesin aslı Yunanca, “στρατηγία”—stratēgia kelimesinden gelir ve komutanlık sanatı anlamındadır. Bu anlamda baktığımızda, savaştan önce askerlerin en uygun ve avantajlı bir şekilde konumlandırılması demektir. Taktik ise: Taktik kelimesinin aslı da Yunanca “τακτική” – taktikos kelimesinden gelir ve anlamı, savaş sırasında askerlerin yaptığı manevralardır.
İki anlamı birleştirdiğimizde, strateji savaş başlamadan önce yapılan uzun vadeli bir çalışma, taktik ise savaş sırasında hedefe varmak için yapılan hızlı ve kısa dönemli hareketlerdir. Diğer bir deyişle, strateji, pozisyon almak, taktik de hızla uygulanan manevralardır diyebiliriz.
Stratejik planlama bir süreçtir, ama başı ve sonu olmayan bir süreç. Sürekli değişen çevre koşulları ve iç gelişmeler stratejik planın sürekli olarak değişen bu şartlara uyum sağlayacak bir şekilde güncellenmesini gerektirecektir. Peki planlamayı nasıl yapmamız gerekir?
- Planlama bir sonuç değil bir süreçtir ve bu süreç planlamanın sonuçlarından daha önemlidir.
- Planlama hiç bir zaman sona ermeyen bir süreçtir, yapılan planların sürekli olarak güncellenmesidir.
- Planlama sürekli bir fırsat arayışı olmalıdır, fırsatlar her zaman planladığımızdan daha iyi sonuçlar almamızı sağlar. Plan olmazsa fırsatları görmek ve yakalamak neredeyse imkansızdır.
- Temelde, bir işin gidebileceği birçok yön vardır, stratejik planlama, şirketin neyi yapıp neyi yapmayacağını, birçok seçenek arasından belirlemektir.
- Planlama, birçok fırsat arasında yapılması gereken zor bir tercihtir. Planlar, o planı yapmak için kullandığımız varsayımlardan ve o planı kullanma isteğimizden daha iyi olamazlar.
Bütün bunların yanında veya öncesinde unutmamız gerek bir nokta var zaman artık değişiyor ve değişim de değişiyor öyle ise: Dominant olmak yok, şeffaflık var. Dokunulmazlık yok, her nevi rekabet var. Metin artık yok, hikâyeleştirme var. İzlemek yok, dahil olmak var. Genellik yok, kişisellik var. Sınırlar artık yok, sınırsızlık var. Kalıplar artık yok, esneklik var. Yaratıcılık artık yok, ölçümlenebilen yaratıcılık var.
Sadece markalar yok, yaşayabilen, insan gibi kararlar alan, duygusu olan markalar var. 1999 yılında Türkiye’de her sektörden 4.929 yeni marka piyasaya sürüldü, 2000 yılında ise bu rakam 6.212 oldu. Ve bunların maalesef %90’nı başarısızlık ile sonuçlandı. Bunun yanında zaten piyasada var olup silinenler de var.
İstatistikler de gösteriyor ki piyasaya çıkan her 10 markadan 9 başarısız oluyor. Nedeni mi? Tamamen stratejik hamlelerinin yanlış olmasından yanlış taktikler ve yeni çağın gereksinimlerinin gerekliliklerini yerine getirmemelerinden kaynaklı. Öyle ise yapmanız gerek şeyi biliyorsunuz, her şeyden önce ne iş yaparsanız yapın öncelikle doğru strateji planı, doğru marka yönetimi ve marka stratejistleri ile hareket etmelisiniz.
Sizin de markanız için statejik planlamaya ihtiyaç duyuyor ve bu konuda hizmet almak istiyorsanız benimle iletişime geçmek için tıklayınız.